Tüm öğrenciler, kalemlerini alıp yabani bir kuş sürüsü gibi ahenkle yazmaya başladı. Leo, kâğıdına baktı. En azından ilk sorunun cevabını biliyor olmalıydı.
Messi’nin Okul Günleri
Leo ve Cintia beraber okula yürürken, uzunca bir süre konuşmadılar. Leo’nun bir kolunun altında kitapları, diğerinin altında topu vardı. Okulun bahçesine vardıklarında Leo, topu yere bıraktı ve diğer çocukların arasından zikzaklar çizerek bahçe boyunca sürdü.
Ona küçük sınıf binasının önünde yetişen Cintia, “Seni nasıl izlediklerini gördüm mü?” diye sordu.
Omuzlarlarını silken Leo, “Yalnız antrenman yapıyorum, “ dedi.
“Başlarını kaldırıp sana baktılar,” dedi Cintia.
Çocuk, ayaklarına bakarak, “ Başlarını eğip demek istiyorsun herhalde,” diye karşılık verdi. “ Herkes benden daha uzun...”
"Demek istediğim bu değildi," diyen Cintia, kızarak ona baktı. Ancak öfkesi uzun sürmedi. Leo'nun ne demek istediğini anlamıştı ve boyu hakkında neler hissettiğini, diğerleri kadar ama özellikle de Cintia kadar uzun olmayı istediğini biliyordu. Ardından sınıfa yöneldi, Leo da onun peşinden Sınıfa girdi ve en arka sıraya, kızın yanına oturdu.
Öğrenciler yerlerine oturur oturmaz öğretmenleri Bayan Ferreto, sıraların arasında dolaşarak onlara kucağında tuttuğu sınav kâğıtlarını dağıttı.
Cintia'nin kâğıdını sırasına bırakırken, "Sınav süreniz on beş dakika," dedi. "Bitirdiğiniz zaman kaleminizi sıraya bırakıp elinizi kaldırın." Leo'nun önüne de bir sınav kâğıdı bıraktı. Leo öğretmenine bakınca, o da gülümseyerek karşılık verdi.
Leo, sorulara baktı. Tek bir sayfada beş soru vardı. En azından birkaçının cevabını biliyor olmayı ümit etti. Uzanıp ayağıyla Cintia'nın bacağını dürttü. Kız başını salladı; çoktan hazırdı.
Bayan Ferreto sınıfın önüne ilerleyip eski fırın saatini 15 dakikaya ayarladı. "Tamam, çocuklar, dedi. "Başlayın."
Tüm öğrenciler, kalemlerini alıp yabani bir kuş sürüsü gibi ahenkle yazmaya başladı. Leo, kâğıdına baktı. En azından ilk sorunun cevabını biliyor olmalıydı. İlk soru her zaman en kolayı olmaz mıydı? Ama cevaba dair hiçbir fikri yoktu bu yüzden Cintia'nin bacağına vurdu. Bu, aralarındaki özel kopya çekme işaretiydi. Kız elini uzatınca Leo, avucunun içine büyük, pembe silgisini koydu ve Cintia silgiyi saklayıp bir süre sonra ona geri verdi. Leo, silgiyi çevirdiğinde ilk sorunun cevabınım gördü. On dakika sonra Cintia elini kaldırdı. Sıraların arasında ilerleyen Bayan Ferreto, gülümseyip kâğıdı alarak sınıfın önüne döndü. Yavaş yavaş eller havaya kalkmaya başladı. Leo da birkaç dakika bekledikten sonra elini kaldırdı. Bayan Ferreto her birinin kâğıdını alıyor sonra da ön tarafa dönüp cevapları kontrol ediyordu. "Kâğıdını aldıklarım bugünkü okuma ödevlerini yapsın lütfen," dedi. Leo, için çekip sırt çantasından yıpranmış okuma kitabını çıkararak okumaya başladı. Yemek saatini haber veren zil çaldığında, çocuklar Bayan Ferreto'nun önünden geçip dışarı çıkmak için ayaklandılar. Kirli muşamba zeminin üzerinde gıcırdayan masaların tiz sesi kulak tırmalıyordu. Öğretmen, Cintia önünden geçerken gülümsedi ama Leo geçerken, onu yakasından tutup bir kenara çekerek, "Konuşmamız gerek," dedi. Leo'nun gözleri iri iri açıldı. Son öğrenci de sınıfı terk ettikten sonra öğretmen Leoya dönüp, "Harika bir sınav kâğıdı vermişsin," dedi. Çocuk, "Teşekkürler," diyerek sınıftan çıkmaya çalıştıysa da Öğretmeni önünü kesip, "Daha sözümü bitirmedim," dedi. Leo'nun omuzları çöktü. Buraya kadardı. Dünyanın sonu gelmişti. Cintia ile arasndaki pembe silgi sistemi harika olsa da Bayan Ferreto uyanık biriydi ve kopya çektiklerini anlamıştı. "Sınav soruların çok iyi cevaplamişsın. İşin aslı sen de Cintia da aynı puanı aldınız," diye devam etti. Leo, öğretmenin bakışlarının altında küçüldüğünü hissetti. "Vay canına, harika!" diyebildi sadece. "Cevaplarınız da aynı üstelik. Hem de hepsi. Kelimesi kelimesine."
Hay aksi! Kopya çektiği belli olmasın diye kelimeleri değiştirmesi gerektiğini biliyordu. Ama sabah harika başlamıştı ve o da bir an önce bahçeye çıkıp top sürmek, en önemlisi sınavı geçmek istiyordu. O nedenle bunu yapmayı unutmuştu.
"Şimdi, ya Cintia senin cevaplarına bakmış ya da sen onunkilere. Kimin kime baktığını anlamak pek de zor değil Leo. Bence sen baktın.", Omuzlar düşen Leo, gözlerini ayaklarına dikti çünkü öğretmeninin gözlerine bakamıyordu.
"Ne diyeceksin Leo? diye sordu Bayan Ferreto. Leo'nun cevap vermesi uzun sürdü ama sonunda kelimeler, ağzından dökülmeye başladı. " Ben yaptım. Cintia’dan kopya çektim," diye itiraf etti.
Bir süre düşünen Bayan Ferreto, ona sırasını göstererek, "Otur" dedi. Leo, Cintia'nınkinin arkasındaki sırasına doğru giderken, "Beni sınıftan atmayacak mısınız? Diye Sordu. “Hayır, dedi öğretmen, "sana konuyu tekrar anlatacağım sonra da sınav yapacağım. Yeniden ve bu sefer geçmeni bekliyorum, kendi başına!"
Ve böylece Bayan Ferreto, -bu sefer sadece Leo için-dersi yeniden anlattı. Yemek saati bittiğinde öğrenciler sınıfa döndü ama Bayan Ferreto onları içeri almadı. Sınıf penceresinde teker teker yüzler belirmeye başladı, bu arada Leo da önündeki kâğıda bir şeyler karalıyordu. Sonunda yazmayı bitirdi ve kalemini sıraya bırakıp elini kaldırdı. Bayan Ferreto, gidip kâğıdı alarak yanıtlar kontrol etmeye başladı. Sadece beş soru vardı. Beş yeni soru. Öğretmenin kırmızı kalemi alp bir cevabın üstünü çizmesi uzun sürmedi. Leo, onun tüm cevapları kırmızıyla çizmesinden korktu ama öyle olmadı. Aksine Bayan Ferreto, ona bakıp gülümseyerek, "Tebrik ederim Leo" dedi. "Sınavı geçtin" Sözlerini bitirir bitirmez sınıf kapısına doğru yürüyerek tüm öğrencileri içeri aldı. Leo, duruşunu dikleştirdi. İnanamıyordu! Sınavı geçmişti! Hem de Cintia ya da pembe silgi olmadan.
Gol atmak kadar güzel olamaz;
Leo ve Cintia, eve birlikte yürüdüler ama uzun süre konuşmadılar. Sonunda sessizliği bozan Leo oldu. “Cintia?”
“Efendim?” dedi Cintia dalgın dalgın.
“Kendimi gerçekten çok daha iyi hissediyorum.”
Cintia gülümsedi. “Yani gol attığın zamanlarda ki gibi mi?”
Leo, gülümseyerek başını salladı. “Hayır. Hiçbir şey gol atmak kadar güzel olamaz.”
Kaynak: “Benim Adım Messi” kitabından kısaltarak yazılmıştır.
İlgili Galeriler