Türkiye'nin dünya futboluyla ilişkisi nedir?

Türkiye Futbol Federasyonu'nun da 1923 yılında FİFA’ya kabul edilmesiyle, Türkiye'de futbol, uluslararası sisteme girmiştir.

Türkiye'nin dünya futboluyla ilişkisi nedir?
Abdullah Korkmaz
Abdullah Korkmaz
06 Nisan 2020 Pazartesi 17:49

Türkiye'nin dünya futboluyla ilişkisi nedir?

Türkiye'nin Olimpiyatçılık Akımıyla bütünleşmesi nasıl münhasıran [güreş]tarafından sağlanmışsa, aynı şekilde, Türkiye'nin uluslararası spor topluluğuna ilk girişi de Türkiye özelinde sporla özdeşleşen [futbol]yoluyla olmuştur.

Türkiye'nin futboldaki ilk [dış temas]ları dönemin ünlü Macar takımı Closzvar'in İstanbul’da Galatasaray'la üç maç yapması (1911), Galatasaray'ın da ertesi yıl Macaristan ve Romanya'ya dört maçlık bir turneye çıkmasıdır. Bunu, 1914-1915 futbol mevsiminde lig-dışı bırakılan Fenerbahçe’nin aynı yılki beş maçlık Rusya turnesi izleyecektir.

Türkiye, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan'a 1918-1921 döneminde uygulanan [olimpiyat boykotu]nun bir benzeri bu ülkelerin spor kulüplerine de uygulanmıştı. Galatasaray’ın, boykotun son yılında, İsviçre (2 maç, 2 yenilgi), Almanya (12 maç, 7 yenilgi, 2 beraber 3 galibiyet), Çekoslovakya (2 maç, 2 yenilgi) ve Macaristan'a (1 maç, 1 beraberlik) düzenlediği turne, [müttefik]lerce dışlanan eski [mihver] devletlerinin, kendi aralarında ve tarafsızlarla oynayarak boykot dönemini geçirdiklerini göstermektedir. UOK Lozan toplantısında [af] çıkması, Türkiye Futbol Federasyonu'nun da 1923 yılında FİFA’ya kabul edilmesiyle, Türkiye'de futbol, uluslararası

sisteme girmiştir. Türkiye'nin futbol tarihine baktığımızda, ilk milli maçın Cumhuriyet'in ilânından üç gün önce İstanbul’da Romanya ile oynandığını, düz beyaz zemin üstüne kırmızı göğüs bantlı ay-yıldızlı formanın o ilk maçtan bu yana giyildiğini, 1924 Paris Olimpiyatlarıyla ilk uluslararası organizasyona katılındığını görüyoruz.

1924 Paris Olimpiyatlarıyla başlayan, profesyonel futbolun uluslararası organizasyonu olan Jules Rimet

Dünya Kupası'na ilk kez katılmayla süren (1949) ve günümüzü bulan süreçler içinde, futbol, tıpkı güreş gibi, siyasal ve ekonomik yapıyla bağlantısı kurulabilecek inişli çıkışlı bir [uluslararası form] grafiği sergilemiştir. 1923 -1927 dönemi, siyasal genelde [cumhuriyeti kurma] heyecanının yaşandığı bir dönemdi. [Güney Amerika'nın İsviçre’si] olmanın paralel heyecanını yaşayan Uruguay'ın şampiyon olduğu 1924 Paris Olimpiyatlarında gerçi Türkiye

Çekoslovakya’ya 5-2 yenilerek elendi, ama, olimpiyat sonrası Kuzey Avrupa turnesini de üç galibiyet, bir yenilgiyle kapattı. 1928-1939 dönemi, ülkenin ekonomik genelinde bir durgunluk dönemiydi. Aynı durgunluk, futbol Özelinde [gerileme] biçimini alarak sürdü, 1929 Büyük Bunalımıyla dünya ekonomisinde oluşan [dışa kapalı] yapıların paralelinde, arada sırada yabancılarla [kulüp] düzeyinde maçların yapıldığı bir futbol otarşisine girildi.

Bir yandan İkinci Dünya Savaşı sonrasında tarım ürünleri dünya fiyatlarının fırlaması, öte yandan 1950-1956 dönemi boyunca Türkiye tarımında çok yoğun bir makineleşmenin başlaması, ekonomik refaha paralel olarak, Türkiye futboluna, 17 Haziran 1951 günü Berlin Olimpiyat Stadındaki 2-1'lik Almanya galibiyetiyle açılıp 18 Aralık

1958'de İstanbul’da 1-0'liık Çekoslovakya galibiyetiyle kapanan [Altın Çağı] nı dönemin en önemli iki zirvesi, (1) 1954 Dünya Kupası finallerine ilk kez Avrupa grubundan çıkılması ve çeyrek final şansının averaj eşitliğini bozmak için o yılın şampiyonu Almanya ile yapılan ek maçta yitirilmesi, (2) İngiltere'nin dünya futbolundaki egemenliğine

(ve kendi sahalarındaki yenilmezliğine) son veren Macaristan’ın 19 Şubat 1956'da İstanbul'da 3-1 yenilmesidir.

Bu tarihten sonra, ülkedeki ekonomik ve siyasal parametrelerin gerilemesine paralel olarak, Türkiye futbolunun uluslararası başarı grafiği hızla düşecek, 27 Mayıs 1960'ın hemen sonrasındaki [İskoçya Sıçraması] 1966'da Moskova'daki 2-0'lık Sovyetler Birliği galibiyetiyle tekrarlanacak, bunun dışında ekonomik sorunlarla sportif sıkıntılar tümselecektir.

Kaynak: 100 SORUDA TÜRKİYE SPOR TARİHİ, PROF.DR. Kurthan Fişek kitabından kısaltılarak yazılmıştır.


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.