spor şöleni

Tenis Dünyası'nın Bir Numarası Roger Federer, Basel'den Yolu Çıkışı ve Hikayesi.

TENİS

Dünya klasmanına girebileceğini hiç düşünmezdik...

Roger Federer'in sekiz yaşında dahil olduğu tenis ortamı, gelecek vadeden bir genç yetenek için biçilmiş kaftandı. 1959'da, tenisin bir kariyer seçeneği olmaktan uzak olduğu günlerde Wimbledon Gençler Turnuvası 'nda boy göstermiş bir sekreter olan Madeleine Barlocher, geleneksel sayılabilecek bir formül uyguluyordu; tamamı her hafta sabit saatlerde yapılan bir kısmı gençlik spor vakıfları tarafından desteklenen özel bire bir eğitimler ve grup antermanlarından oluşan bir düzenle sabit takımlar kurmuştu. İşe de yarıyordu. Doğru koçları getirmiş ve kısa zaman içinde, "bir iki başarılı insanı çekmeyi başarırsan, arkası gelecektir," inancında haklı çıkmıştı.

Basel kent merkezinin batısında Binningen 'in varlıklı ve yeşil banliyösünde kurulmuş olmasına karşın TC Old Boys zenginleri pek cezbetmiyordu. 1927'de kurulan, sadece yedi toprak korta ve dışı ahşap kaplama mütevazı bir kulüp binasına sahip Old Boys, tıpkı geçmişteki gibi günümüzde de bir açık hava kulübü. Sahip olduğu tek kapalı tesis, şişme balon çadırla kapıtılabilen iki karttan oluşuyor ve o da yalnızca kışın. Üyeler kışın kapalı kortta oynamak istedikleri taktirde çoğunlukla kulübün anlaşmalı olduğu Paradies kapalı tenis merkezinde oynamak zorunda kalıyorlar. Paradies'in sahibiyse kentin bir numaralı kapalı kortu olan St. Jakobshalle' de her yıl ekim ayında düzenlenen İsviçre Kapalı ATP Turnuvası' nı yöneten ve kortun sahibi olan Baselli spor organizatörü Roger Brennwald.

1980'lerde tenis, İsviçre'de pek önem verilmeyen bir spordu. Ülkenin başlıca tutkuları futbol ve kış sporlarıydı. Reklam panolarını süsleyen spor yıldızları genellikle Bernhard Russi ve Erika Hess'in başını çektiği bir altın çağın hemen ardından İsviçre kayağına bir altın çağ daha yaşatan Pirmin Zurbriggen, Maria Walliser ve Vreni Schneider oluyordu.

1987'de, Jakob Hlasek, Claudio Mezzadri ve 1985'te Wimbledon çiftler şampiyonu olan tecrübeli çiftler uzmanı Heinz Günthardt 'tan müteşekkil İsviçre takımı nihayet Davis Kupası dünya grubuna kalınca tenise olan ilgi arttı. İsviçre dünya grubundaki ilk rakibiyle Basel'deki St Jakobshalle'de oynamayı seçti. 1988 Şubatında, Yannick Naoh, Henri Leconte ve Guy Forget 'den oluşan Fransız takımına kaybetti. Hlasek, bir kaç ay öncesinde geçirdiği trafik kazasında bileği kırıldığı için bu eşleşmede oynayamamıştı. Ancak sakatlıktan döndükten sonra dünya turundaki en iyi yılını geçirerek sezonu ilk onda bitirdi ve İsviçre'yi en sonunda tenis ülkeleri arasına sokmayı başardı.

1990'ların ortalarında Old Boys'ta Emmanuel Mermillod adında, gelecek vadeden son derece yetenekli bir solak vardı. Mermillod kazanacağı başarılarla Federer'e öncülük edebilirdi, ama olmadı. Marmillod' nun başarısızlığının kısmen İsviçre tenisindeki genel hırs eksikliğinden kaynaklandığına inananlar var. "Gelecek vadeden bir oyuncu ortaya çıktığında,"diyor Barlocher, " onun kendine muhtemelen ulusal klasmanda yer bulacağını düşünürdük. Dünya klasmanına girebileceğini hiç düşünmezdik. Bu durum, Roger için de geçerliydi; büyük düşünmüyorduk çünkü daha önce o seviyelere ulaşan bir oyuncumuz olmamıştı."

Old Boys'un dünya tenisiyle olan bağlantısı iki yoldan gerçekleşiyordu:

Her yıl Basel'deki St Jakobshalle kortun da düzenlenen İsviçre Kapalı Turnuvası ve İsviçre ulusal kulüpler liginde mücadele eden birkaç profesyonel. Bir gelenek vardı; üst düzey kulüplerden her biri, dünya turunda mücadele eden bir profesyonel oyuncuyla- genellikle kariyerinin sonlarındaki bir oyuncu oluyordu bu- yaz aylarında birkaç maç oynaması için anlaşırdı. Bu anlaşma, kulüplere takımlarını daha cazip hale getirme olanağını sunar ve kazanma şanslarını artırdı. Ayrıca anlaştıkları oyunculara masrafları dışında bir para da ödemezlerdi (en azından resmiyette böyleydi).

Kaynak : Spor Söleni tarafından, ''FEDERER CHRIS BOWERS''’in kitabından kısaltılarak yazılmıştır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.