İnsanlar neden spor yapmak ve seyretmek, devletler neden neden spor yaptırmak zorundadır? Bilimin değişik disiplinlerinden değişik yanıtlar gelebilir bu soruya...
Önce olaya salt sporun kendisi açısından bakalım. Spor, son tahlilde, yapanlar (sporcu) açısından yarışma kazanmaya dönük fiziksel, zihinsel ve teknik bir çaba izleyenler (seyirci) açısından heyecan ve estetik içeren sanatsal bir süre; genel bütünlüğü içinde de, anatomi, fizyoloji, ortopedi, biyomekanik, psikoloji ve farmakoloji gibi disiplinlerin yardımıyla gelişen, sürdürülen bir bilimsel oluşumdur. Kaldı ki, milyonlarca yıldır doğayla savaşan insanların bu süre içinde edindikleri tüm hareket ve becerilerin, benzetim yoluyla, barışçı biçimde kurumlaşmalarıdır. Sporun tarihinin bir bakıma [ hareketin tarihi ] olduğu da düşünülecek olursa, insanlara tarihlerini hatırlatan arkeoloji, antropoloji, etnografya ve paleontoloji müzelerinden vazgeçmek nasıl akla gelmezse, insan hareketinin tarihi özetleyen spordan vazgeçilmesi de düşünülemez. Bu işin bir yönü, am, belki de, en önemlisi...
[ spordan neden vazgeçilemeyeceği ] konusunu psikoloji açısından yaklaştığımızda, sporun [ ikili ] bir ihtiyacı karşıladığını görürüz. Ünlü bir düşünür [ herkes aydındır, ama toplumda herkes aydın işlevi görmez ] demesini andırır biçimde, [ oyun ve oynaşma ] insanlarda güdüsel olduğu için, herkes doğuştan sporcudur, ama, herkes spor yapmaz, yapamaz. Sporcu açısında [ spor ] olayına bakıldığında, spor yapmak, tıpkı bir bestecinin, bir yazarın, bir heykeltıraşın yapıt vermesi gibi, hem gelir getiren bir sanatın icrası, hemde doyum veren bir dışavurum yoludur. Seyirci de vazgeçemez spordan... Sporun, tıpkı sanatın her türlüsü gibi, hayatı yorumlayıp öğreten, ama, bunu yaparken de insanı rahatlatan, teselli eden [ kaçışçı ] bir boyutu vardır. Edebiyat, resim ve müzik gibi, spor yoluyla da, insanlar, kendi kısır dünyalarından çok değişik, çok canlı ve güzel bir ortamda bulurlar kendilerini... her gün görülen düzensizliklere, çirkinliklere kimsenin dönüp de ikinci kez bakmadığı bir ortamda ünlü ressamların yapıtlarına doyasıya ve defalarca bakmak, cayırtılı, patlamalı bir doğa ortamında klasik müziği [ rahat ve huzur sığınağı ] olarak kullanmak neyse, on insandan dokuzunun sakar olduğu bir insan genelinde, insan hareketinin kusursuzluğunu görüp teselli için spora sığınmak da o ölçüde doğaldır.
Buraya kadar anlattıklarımız, sporun bireyler yönünden neden vazgeçilmez olduğuyla ilgili... İşin belki çok daha ciddi bir de toplumsal, siyasal, ekonomik ve hukuki yönü vardır.
Bir kere, spor, günümüzün en eski ve önemli toplumsal kurumlarından biridir. Tüm ülkelerde ve sınıfsal arasında spor yapmaya, spor izlemeye duyulan ilginin hızla artması, çağdaş toplumsal yaşayışın ayırdedici başlıca özelliklerinden biridir. Bu işin sosyolojik yönü... Dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, ama trübünlere, ama televizyon başına, dünyanın dört bir yanındaki bir milyar insan an anda toplaya bilen başka hiç bir olay yoktur. Bu işin kültürel yönü... yılda yalnızca tek bir ülkede 130 milyar dolar ciro yapabilen sanayilerin sayısı elin parmaklarına sığar. Bu işin ekonomik yanı... AET’ye hayat veren Roma Antlaşması’nın [ çalıştırmada uyruk ayrımı yapma ma ] ve [ işgücünün topluluk içinde özgürce dolaşımı ] hükümlerine topluluk-üyesi her ülke uymak zorundadır, ama, Avrupa Futbol Birliği UEFA, AET üst yönetimiyle pazarlığa oturup, [ yabancı sporcu yasağı ] uygulabilir. Bu işin uluslararası pazarlık yönü...
Ama, sporun çok daha önemli yönü var. Toplumsal vazgeçilmezliğini belirleyen de o... Almanya Demokratik Cumhuriyeti, Hallstein Doktrini yoluyla NATO’nun kendisine uyguladığı ambargoyu spor alanlarından artan başarılarıyla kırmıştı. Yüzlerce, binlerce diplomatik arabulucunun yapamadığını, Amerika ile Küba’yı bir araya getiren bir Basketbol, Amerika ile Çin’i yaklaştıran minik bir ping pong topu başardı.
Günümüzün dünyasında, ülkelere itibar kazandırmak, çeşitli uluslararası olay ve durumlarda tepki göstermek, ülkelerin ve sistemlerin propagandasını yapmak, bazı ülkeleri dünya uluslar topluluğuna kazanırken başkalarını ondan soyutlamak için kullanılıyor spor... dünyanın spordan vazgeçmemesi, devletlerin yurttaşlarına spor yaptırması için, bu bile, tek başına yeter.
Kaynak: Türkiye spor tarihi PROF.DR. Kurthan Fişek’in kitabından özetleyerek yazılmıştır.